Matematiğe katkısı olan en ünlü matematikçilerimizin yaşam hikayeleri ve buluşları izlemeye değer bir video.
21 Ocak 2016 Perşembe
MATEMATİK HİKAYELERİ
Matematiğe katkısı olan en ünlü matematikçilerimizin yaşam hikayeleri ve buluşları izlemeye değer bir video.
NEWTON
NEWTON (1642-1727)
“Herkesin beni nasıl gördüğünü
bilmem. Ben kendimi, deniz kenarında oynarken, önünde hiç keşfedilmemiş engin
gerçek okyanusu yayılmış duran ve cilalı bir çakıl taşı ya da güzelce bir
istridye kabuğu bulmakla zevk duyan bir çocuk gibi görüyorum.”
İşte, uzun yaşamının son
yıllarında kendisi hakkında böyle hüküm veren İsaac Newton, 1642’de Woolsthrope
kasabasının bir şatosunda yaşayan çiftçi bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi.
İngiliz ırkının en büyük zekalı adamı olarak nitelenen Newton’un babası,
oğlunun doğumundan önce otuz yaşında öldü. Annesinin söylediğine göre,
zamanından erken doğan küçük Newton, o kadar ufak tefekti ki bir litrelik
kavanozun içine bile sığabilirdi. Newton’un çocukluğu da dinç, canlı ve
kuvvetli değildi. Diğer arkadaşları gibi eğlenceli vakit geçirme yerine,
eğlencelerini ve oyunlarını kendi yaratıyor ve bunlarda parlak zekası ortaya
çıkıyordu. Geceleri köylüleri korkutmak için kandilli uçurtmaları, tümü ile kendisinin
yaptığı ve oldukça güzel işleyen hareketli oyuncaklar, su çarkları, gerçekten
buğday öğüten bir değirmen, küçük kız arkadaşları için iş kutuları ve
oyuncaklar, resimler, güneş saatleri, tahtadan yapılmış ve gerçekten işleyen
duvar saati gibi şeyler onun çok erken yaşlarda yaptığı buluşlardı. Newton, daha on sekiz yaşında,
Cambridge’de öğrenci olduğu yıldan başlayarak, evrensel bir beğeniyle
karşılandı. Üniversiteyi bitireli iki yıl olmadan, bilim dünyasınca
alkışlanıyor ve hükümdarlardan saygı görüyordu.
Ürkek yapılı, sinirli, çabuk
kızan ve itirazla karşılanmaktan korkan bir yapıya sahipti. Eserlerini ancak
kendisini seven dostlarının zoruyla bastırmıştır. Eleştiriden kaçardı. ”Optiks”
adlı eserinin eleştirilerine dayanamamış ve bu eseri yazdığına pişman olmuştur.
Yerçekimi genel kanununu 1687 yılına kadar yayınlamadı. Tam yirmi yıl bu genel
çekim kanunu kuramını geliştirdi.
Grantham okuluna devam ettiği
sıralarda ve Cambridge’e hazırlanırken köyün eczacısı Mr. Clarke’ın evinde
kalıyordu. Orada eski bir kitap koleksiyonu buldu ve onları yutarcasına okudu.
Hiç evlenmedi.
Newton’un hareket kanunları:
1.
(Eylemsizlik Kanunu) Bir cisme hiçbir kuvvet uygulanmazsa, bu
cisim olduğu yerde hareketsiz kalır veya hareket halindeyse, bir doğru boyunca
düzgün bir hareketle, yani ivmesi sıfır olan bir hızla hareket eder.
2.
Kütle m, sabit ivme a ve kuvvet f ise, f=ma şeklinde sabittir.
3.
(Etki ve Tepki Kanunu) Etki ve tepki eşittir ve ters yönde iki
kuvvettir.
Newton’a, bu buluşlarını nasıl
bulduğu sorulduğunda, sürekli düşünmeyle, diye yanıt vermiştir. Newton’un en
önemli buluşu, diferansiyel ve integral hesabı keşfetmesidir. Zaten Newton’u
dünyada gelmiş geçmiş üç büyük matematikçiden biri yapan buluşu budur.
Newton, 1661 yılının Haziran
ayında Cambridge’deki Trinity College’e girdi. Newton’un matematik öğretmeni
İsaac Barrow hem ilahiyatçı ve hem de matematikçiydi. Matematikte parlak
fikirli olan Barrow, öğrencisinin kendisinden çok ileride olduğunu kabul ediyor
ve 1669’da matematik kürsüsünü bırakıp sırası gelince yerini o eşsiz büyük deha
Newton’a bırakıyordu.
1664 ile 1666 yılları arasında,
yirmi bir yaşından yirmi üç yaşına kadar çok yoğun bir çalışmaya girmiş ve
yaptığı çalışmaları uzun zaman gizli tutmuştur. Ocak 1664 yılında üniversiteyi
bitirmiş ve lisans diplomasını almıştır.
Bir kuyruklu yıldız ile Ayın
etrafındaki, Ayla ilgili şeyleri incelerken hastalandı. Bulduğu sonuçları da
gizli tutmuştu. Bu iki yıl içinde diferansiyel ve integral hesabı keşfetmiş,
genel çekim kanununu bulmuş ve beyaz ışığın analizini deneysel olarak yapmıştı.
Bunların tümü, yirmi beş yaşından önce bulunmuş şeylerdi. 20 Mayıs 1665 tarihli
bir yazısıyla, bir eğrinin üzerindeki bir noktadaki teğeti ve eğriliğini
verecek yöntemini daha yirmi üç yaşındayken yayınlıyordu. İşte bu, diferansiyelin
bulunuşunu müjdeliyordu. Bu sıralarda ünlü sonsuz küçükler hesabına doğru
yaklaşıyordu. Yine bu sıralarda, binom formülünü bulmuştu.
1667 yılında Cambridge’e
dönüşünde Trinity Collegei’ne üye olarak atanan Newton artık rakipsizdi.
1668’de tek başına yansımalı teleskopu yapmış ve uyduları incelemekte
kullanmıştır. ”Philosophy Naturalis Principia Mathematica” adlı eserini
yazmaya başladığında geceli gündüzlü çalıştı. Ünlü pertürbasyon kuramını ortaya
atmıştır. Bu kuram daha sonra ilerletilerek elektronların yörüngelerine
uygulanmış, on dokuzuncu yüzyılda bu kuramla Neptün ve yirminci yüzyılda da
Plüton gezegeni keşfedilmiştir.
Principia’ları yazmak için on
sekiz ay uykusuz ve gıdasız kalan Newton, ellili yaşlarına yaklaşıyordu. Bu
yorgunluktan sonra 1692 sonbaharında iyice hastalandı. Yiyeceklere karşı olan
tiksinti ve sürekli uykusuzluk neredeyse onu çıldırtıyordu. Ağır hasta olduğu
tüm Avrupa’ya yayıldı. Düşmanları bile, daha sonra iyileşmesine çok sevindiler.
Newton, 1696’da elli dört
yaşında darphanede para basımı düzenlemekle görevlendirildi. 1701 ile 1702
yıllarında, Cambridge Üniversitesi’ni parlementoda temsil etti. 1703 yılında
Royal Society’nin başkanlığına seçildi. Ölünceye kadar da bu makamda kaldı.
1705 yılında Kraliçe Anne tarafından chevalier’lik rütbesi ile onurlandırıldı.
1696 yılında Bernoulli ve
Leibnitz, Avrupa’lı matematikçilere iki soru ile meydan okuyorlardı. Altı ay
uğraşıldıktan sonra yeniden ortaya atılan problemleri, Newton ilk kez 29 Ocak
1696 günü akşamı darphaneden yorgun argın evine döndüğünde bir arkadaşından
duydu. O gece her iki problemi de çözdü. Ertesi gün isim vermeden her iki
çözümü de Royal Society’ye gönderdi. Çözümleri gören Bernoulli, hemen, ”İşte!
Arslanı pençesinden tanıdım” diye haykırdı.
1716 yılında yetmiş yaşındayken
bile fikri yapısı oldukça dinçti. Bu sırada Leibnitz yine ortaya attığı bir
problemle Avrupa matematikçilerine meydan okuyordu. Newton problemi darphaneden
akşam eve dönüşünde saat beşte almıştı. Çok yorgun olmasına karşın, problemin
çözümünü o akşam hemen buldu.
Yaşadığı uzun yılları en mesut
biçimde geçiren ve yaptıklarının sonuçlarını gören, takdir edilen, şan ve
şöhretle alkışlanan tek matematikçi Newton’dur. Ömrünün son üç yılını çok ağrı
ve acılar içinde yakalandığı böbrek taşı hastalığından çekti. Ölümüne
yaklaşırken bir de öksürüğe yakalandı. Birkaç gün içinde ızdırap ve acıları
duymayan bir rahatlığa erişti. 20 Mart 1727 sabahı bir ile iki arasında bu dev
bilim ışığı söndü.
PASCAL
PASCAL (1623-1662)
Pascal, 19 Haziran 1623 günü
Fransa’da Clermont’ ta doğdu. Babası kültürlü bir adamdı.
Descartes ve Fermat gibi büyük
matematikçilerle çağdaş olması bir yerde kendisi için bir şanssızlıktı. Bu
nedenle, olasılıklar kuramının keşfini Fermat ile paylaştı. Kendisini “ harika
çocuk” diye ünlü yapan geometri fikrini, kendisinden daha az ünlü olan
Desargues’dan esinlendi. Daha çok din ve felsefe konularına eğildiği için
matematiğe az zaman ayırdı.
Pascal, çok erken gelişen bir
çocuktu. Fakat vücutça oldukça zayıftı. Bunların tersine kafası çok parlaktı.
Çok küçük yaşta olmasına rağmen, gece gündüz matematik problemleriyle uğraşmaya
başladı. Sağlığının bozulacağından endişelenen babası, bir ara matematik
çalışmasına engel olduysa da onun bu davranışı Pascal’ı matematiğe daha çok
yöneltti.
Hiçbir yardım görmeden ve
hiçbir geometri okumadan, çok küçük yaşta bir üçgenin iç açılarının toplamının
180 derece olduğunu kanıtlamıştır. Daha önce hiçbir kitabı okumadan,
Euclides’in birçok önermesini ispatlamıştı. Pascal kendi kendine bir geometrici
olmuştu.
Pascal, on altı yaşından önce, 1639 yılında, geometrinin en güzel
teoremini ispat etti. İngiliz matematikçisi ünlü Sylvester, Pascal’ın bu büyük
teoremine “Kedi Beşiği” adını vermiştir Pascal, on bir yaşına gelince
sesler hakkında bir eser vermiştir. On altı yaşındayken, konikler üzerine bir
eser yazarak, ünlü Descartes’i hayretlere düşürmüştür. On sekiz yaşına gelince,
şimdi Paris sanayi müzesinde saklanan hesap makinesini bulmuştur. Fizikte,
havanın ağırlığını, sıvıların denge halini ve basıncı hakkında Pascal
kanunlarını bulmuştur.
Pascal, on yedi yaşından ölümü
olan otuz dokuz yaşına kadar ızdırapsız ve acısız gün görmedi. Yirmi üç
yaşlarında, geçici bir felç geçirdi. Hazımsızlık, mide ağrıları, uykusuzluk,
yarı uyuklamalar ve bu ağrıların verdiği gece kabusları onu yedi bitirdi. Böyle
olmasına rağmen, yine de durmadan çalışıyordu.
1648 yılında Toriçelli’nin
çalışmalarını inceleyerek, onun da önüne geçti. Yükseklikle basıncın
değiştiğini saptadı.
Pascal, kız kardeşinin de
etkisi ile 1654 yılından sonra kendini dünya işlerinden ve matematikten çekti,
hıristiyanlığın o koyu tutuculuğu içine gömülüp gitti.
1658 yılının bir gecesinde,
uykusuzluk ve diş ağrılarından kıvranan Pascal, kerpetenin egemen olduğu bir
zamanda, korkunç ağrılarını unutmak amacıyla, birçok ünlü matematikçinin
uğraştığı zarif sikloid eğrisine daldı. Sikloid üzerine o kadar daldı ki, tüm
ağrı ve acılarını unuttu. Tam sekiz gün sikloid geometrisi üzerine çalıştı.
Yıl 1658… Kısa aralıklarla
gelen uyuklamalar dışında, dinmek bilmeyen şiddetli baş ağrıları ona çok eziyet
ediyordu. Tam dört yıl bu ağrılarla kıvrandı. 1662 yılının Haziran ayında otuz
dokuz yaşındayken öldü. Yapılan otopside, ağrılarının nedeninin ciddi bir beyin
hastalığından ileri geldiği saptandı.
Pascal, Fermat ile birlikte
olasılıklar kuramını kurmakla, yeni bir matematik dünyası kurmuştu. Pascal üçgeni,
binom açılımındaki katsayıları bulmaya yarar.
DESCARTES
DESCARTES (1596-1650)
Rene Descartes, Avrupa’nın
savaşa sürüklendiği yıllarda, Fıransa’nın Tours kenti yakınında La Haye’de 31
Mart 1596’de doğdu. Asilzade, asker ve matematikçi olan Descartes, analitik
geometrisi ile yeni bir çığır açmıştır.
Descartes, asil bir aileden geliyordu.
Babası varlıklıydı. Rene’nin doğumundan birkaç gün sonra annesi öldü. Babasının
küçük filozofu Descartes’in yetenekleri daha okul sıralarında ortaya çıkmıştı.
Körü körüne inanılması ve bağlanılması gerekenleri temelsiz görüyor ve ispatsız
hiçbir şeyi kabul etmiyordu. Bu yüzden de papazlarla tartışmaya ispat yoluyla
başladı. Her şeyden şüphe ediyordu.
Arkadaşlarından ayrılıp, iki
yıl boyunca gizli bir eve taşındı ve matematik araştırmaları yaptı. Fakat
arkadaşları burayı da bulunca, huzura ve sükuna kavuşmak için savaşa gitmeye
karar verdi. Fakat burada da istediği sükunu bulamadı. Almanya’ya gitti.
Bayram, tören ve şölenlere merak sardı. Yeniden askerliğe döndü.
Avrupa’daki skolastik düşüncenin egemenliğini sürdürdüğü ve karanlık
çağın sona erdiği yıllarda, Descartes’i dinsizlikle de suçlamışlardır. Onun
dini fikir ve düşünceleri rasyonelistti ve oldukça sadeydi. Sağlıksız ve cılız
büyüdüğü için, yıllarca ölüm korkusu içinde yaşamıştır 
HAREZMİ
HAREZMİ (780-850)
Tam adı Muhammed Bin Musa
el-Harezmi olan bu büyük bilim adamı, Horasan’da doğmuştur. Bugünkü cebir ve
trigonometrinin kurucusudur. Avrupa’nın en çok yararlandığı matematikçidir.
Cebir üzerine çok sayıda eser
verdi. Descartes’e kadar batı bilim dünyasında egemen olan Harezmi ve Harezmi
cebiriydi. Bu nedenle Harezmi dünya çapında bir matematikçidir. En önemli
eseri, ”Cebir ve Mukayese Hesabı” dır. Deneyler, enlem ve boylam
kitapları ve bir de gökyüzü atlası vardır. Hindistan matematiğini dünyaya
tanıtan yine Harezmi’dir.
OKLİD
ÖKLID (İ.Ö. 300)
Öklid gelmiş geçmiş
matematikçiler içinde adı geometriyle en çok özdeşleştirilen kişidir. Geometri
dünyasındaki yerini, kendi zamanına kadar bilinenleri “Öğeler” adını verdiği
kitaplarda toplamasına borçludur. Öğeler, dilden dile çevrilmiş, yüzlerce kez
kopya edilmiştir, matbaanın icadından sonra da binlerce kez gözden geçirilmiş
ve yeniden basılmıştır. Öklid derlemesinin tutarlı bir bütün olmasını sağlamak
için, beş aksiyom ortaya koyar.
1.
İki noktadan yalnız bir doğru geçer.
2.
Bir doğru parçası iki yöne de sınırsız bir şekilde uzatılabilir.
3.
Merkezi ve üzerinde bir noktası verilen bir çember çizilebilir.
4.
Bir doğruya dışında alınan bir noktadan bir ve yalnız bir
paralel çizilebilir.
5.
Bütün dik açılar birbirine eşittir.
Öğeler on üç kitaptan
oluşmaktadır. Öklid geometrisi 19.yüzyıla kadar rakipsiz kalmıştır.
ARŞİMET
ARŞİMET (İ.Ö. 287-212)
Archimedes, astronom Fidiyas’ın
oğludur, İ.Ö. 287 yılında Sicilya Adası’nda Siraküza şehrinde doğmuştur.
Kral II.Hieron’un akrabasıdır. Bu nedenle, para sıkıntısı yaşamadan zamanını
ilme verme fırsatı bulmuştur. Onun zekasını zamanında fark eden astronom
babası, onu çok erken yaşlardaArchimedes, uygulamalı ilimlere
karşı büyük ilgi duyardı. Tıpkı Newton ve Hamilton gibi, hesaplarına daldığı
zaman yemeklerini bile unutur yemezdi. Kendi halinde, kimseyle görüşmeyen bir
kenara çekilmiş düşünen bir yapıdaydı
Dairenin alanı, çemberin
uzunluğu, kürenin yüzölçümü ve hacmini ilk kez o hesaplamıştır. Pi sayısının
hesabı yine ona aittir. En karmaşık eğrilerle sınırlı alanları ve yüzeylerin
hacimlerini bulunma yöntemini o getirmiştir. Daire, küre, parabol parçası,
heliksin ardışık iki yarıçapı ve iki halkası arasında kalan alan, küresel parçalar,
dikdörtgenlerin, üçgenlerin, parabollerin, hiperbollerin ve elipslerin asal
ekseni etrafında döndürülmesinden oluşan yüzeyleri ve hacimleri bulmada,
bulduğu bu yöntemi uygulamıştır.
Newton ve Leibnitz’den 2.000
yıl kadar önce yaşayan Archimedes integral hesabını bulmuş ve problemlerinin
birinde onların bulduğu diferansiyel hesaba başvurmuştur. Bu “sonsuz küçükler
hesabı” dır.
F0F0F0'>Archimedes, astronom Fidiyas’ın
oğludur, İ.Ö. 287 yılında Sicilya Adası’nda Siraküza şehrinde doğmuştur.
Kral II.Hieron’un akrabasıdır. Bu nedenle, para sıkıntısı yaşamadan zamanını
ilme verme fırsatı bulmuştur. Onun zekasını zamanında fark eden astronom
babası, onu çok erken yaşlarda yönlendirmiştir.PİSAGOR
PİSAGOR (İ.Ö. 596-500)
“Evrenin hakimi sayıdır.
Sayılar evreni yönetiyor.”
Bu sözlerin sahibi +Samos’lu
Pisagor’un, İsa’dan önce 596 yıllarında doğduğu tahmin ediliyor. Yunan filozofu
ve matematikçisidir. Ülkesinde hüküm süren politik baskılardan kaçarak,
İtalya’nın güneyindeki Kroton şehrine gelmiş ve ünlü okulunu burada açarak
şöhrete kavuşmuştur.
Pisagor’un matematik, fizik,
astronomi, felsefe ve müzikte getirmek istediği yenilik, buluşlar ve ışıkları
hazmedemeyen bir takım siyaset ve din yobazları halkı Pisagor’a karşı
ayaklandırarak okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu okulun içinde
alevler arasında İ.Ö.500 yıllarında ölmüşlerdir. Pisagor’un ve öğrencilerinin
çalışmalarının birçoğu bu alevler arasında yok olup gitmiştir.
Geometride, aksiyomlar ve postülatlar her şeyden önce gelmelidir.
Sonuçlar bu aksiyom ve postülatlardan yararlanılarak elde edilmelidir
düşüncesini ilk bulan ve ilk uygulayan matematikçi Pisagor’dur. Matematiğe
aksiyomatik düşünceyi ve ispat fikrini getiren yine Pisagor’dur. Çarpma
cetvelinin bulunuşu ve geometriye uygulanması, yine Pisagor tarafından
yapılmıştır 
THALES
THALES (İ.Ö. 640-548)
Milas’lı Thales, Mısır
matematik okulunun ilk öğrencisidir. Büyük bir matematik bilgini ve
filozofudur. İsa’dan önce yaşayan yedi büyük bilginden en eskisi ve en
ünlülerindendir.
Bir daire içine üçgen çizilmesi
problemini çözümlemiştir. Ters açıların eşitliğini o doğruladı. Üçgenlerin
özellikleri ve Thales bağıntıları, Mısır’daki piramitlerin yüksekliğinin
bulunmasında kullanılmıştır.
19 Ocak 2016 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)